25 Aralık 2016 Pazar

12. SINIFLAR DİL VE ANLATIM DERSİ 1.DÖNEM ORTAK 3.TEST

 Anadolu Lisesi            2008-2009 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MİDYAT ANADOLU LİSESİ  12. SINIFLAR  DİL VE ANLATIM  DERSİ 1.DÖNEM ORTAK  3.TEST     İMTİHANI SORULARIDIR          AAAAAAAAA                           12/01/2009                                                                                                                                             
                                                                                                                                                     


                                         
                                                              CEVAP ANAHTARI
(İLK YEDİ SORUYU YUKARIDAKİ METNE GÖRE CEVAPLAYINIZ.)


1.Yazar, Hülya’nın hangi yönünü eleştirmektedir?
   a.İstediği gibi  çalışmamasını                         b.Gevezelik etmesini  
   c.Kendi kültüründen habersiz yetişmesini    d.İşine geç gelmesini    
  e.Tavsiye ettiği kitapları okumamasını
2.Yazar,Sait Faik’le kendisi arasında nasıl bir ortak yön olduğunu belirtmektedir?
a.        Sait Faik de kendisi gibi kuş eti yemez.         
b.        İkisi de balık kızartmasına bayılırlar.    
c.        Yazar da kahvelerde, köprü altlarında dolaşmaktan zevk alır. 
d.        Her ikisi de gökteki yıldızların azalmasına üzülürler.  
e.        İkisi de bu alemde yalnız ve serserice yaşamaktalar.
3. Bu yazının türü aşağıdakilerden hangisidir?
      a. Öykü    b. Roman     c.Masal     d.Efsane         e.Anı
4.Yazar,kadınların hangi yönünü anlamakta zorlanıyor?
a.        Kültür tarihimizden habersiz büyümelerini   
b.        Kırılgan ve naif bir yapıya sahip olmalarını   
c.        Liseye gitmekte isteksiz davranmalarını
d.        Ömer Seyfettin’le Sait Faik’i yeterince tanımamalarını 
e.        Denizin kıyısına erkekler kadar uğramamaları  
5.Yazar,Hülya’nın hangi yönüne bakarak köylü şivesinden kurtulamadığına kanaat getirmektedir?
a.        Cümleleri yanlış kurmasına bakar.
b.         Konuşurken vurgu ve tonlamaları yanlış yapar.   
c.          Kurduğu cümleler açık ve duru değildir.
d.        Sözcükleri ve ünlemleri söyleyiş şeklinden     
e.        Cılız tonda ve kekeç  konuşmasına bakar.
6.Metinde aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
a.        Eğitimde kalite sorunu vardır.
b.        Yeni nesil, kültüründen kopuk yetişiyor.
c.        Okula eğitim dışında başka amaçlar için gidenler yoktur.
d.        Sait Faik, balık yemeyi çok seviyor.
e.        Bazı şairlerimiz, maddi açıdan pek rahat geçinemiyor.
7.Aşağıda,yukarıdaki metinde geçen  deyimlerin açıklamaları verilmiştir.Hangi seçenekteki açıklamanın karşılığı olan  deyim metinde kullanılmamıştır?                    
a.        Okumak için yıllarca çalışmak
b.         Hiçbir iş yapmamak, çok nazlı olmak
c.        “Yerin dibine batsın, ölsün, kahrolsun."
d.        Değerce ondan çok geride kalmak,kimse bu konuda ona yetişemez.
 e.  Aramadan, kolayca(bulunan,elde edilen)
8.Aşağıdakilerden hangisi öykünün asıl unsurlarından değildir?
a.Ders verme         b.Vak’a   c.Kişi kadrosu    d.Mekan         e.Zaman
9. Aşağıdakilerden hangisi Türk edebiyatında durum(kesit) hikayesinin temsilcileri arasında yer almaz?
a.Tarık Buğra       b.Memduh Şevket ESENDAL      c. Refik Halit KARAY       d.Sait Faik ABASIYANIK      e. Haldun TANER
10.Geleneksel hikayenin ilk temsilcisi ve kurucusu      aşağıdakilerden hangisidir?
a.Maupassant   b.Balzac   c.Gogol  d.  Anton Çehov       e.Beydeba 
11.Düzyazı türleri hakkında aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
a.        Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak anlatılır.
b.         Makalede öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanmaya çalışılmaz.
c.        Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılara günce denir.
d.        Eleştiride amaç okura ve yazara yol göstermektir.
e.        Anılar, yaşandığı dönem hakkında bilgi verir.
12.Aşağıdaki romanlardan hangisi töre romanı sayılabilir?
 a.İntibah       b.Karabibik     c.Sergüzeşt    d.Donkişot     e.Suç ve Ceza
13.Türk kültür tarihinde deneme türünün en önemli ismi aşağıdakilerden hangisidir?
 a.İsmail Habib SEVÜK            b.Salah BİRSEL     c.Nurullah ATAÇ  
  d.Ahmet Haşim                        e.Necip Fazıl KISAKÜREK
14. Aşağıda verilen yazar-eser eşleştirmelerinden hangisi doğrudur?
 a.Handan-Halide Nusret Zorlutuna  b.Kuyucaklı Yusuf-Sabahattin Ali             c.Ağrı Dağı Efsanesi-Orhan Kemal d.Küçük Dünyalar-Memduh Şevket           e.Bir Düğün Gecesi-Ayla Kutlu
15. Durum hikayesinin, olay hikayesinden temel farkı nedir?
a.        Kişi kadrosunun daha geniş olması
b.        Belirgin bir olay örgüsünün olmaması
c.        Mekan ve zaman kavramlarının karışık olması
d.        Ders verme amacı taşıması
e.        Kullanılan eşya ve figürlerin daha az olması
16.Aşağıdaki cümlelerin hangisinin noktalaması doğrudur?
 a.Beni sakin,sakin dinledi.     
 b.Manava gidip iki kilo domates,iki kilo biber;bir kilo elma,bir kilo da armut alacaksın.
 c.Okuyucu yazara “Yazmaya nasıl başlarsınız?”diye sordu.
  d. Ahmet’in babası annesi iki sene önce trafik kazasında vefat ettiler.
 e.Lütfen herkes bozuk para versin” diyen biletçiye ters ters baktı.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışlığı yoktur?
a.        Eline geçen bütün paraya kısa zamanda çar çur etti.
b.        Geçen akşam yaptığınız çiy börek pek hoş olmuştu.
c.        Türk hükümeti Kardak krizi üzerine bir deklerasyon yayınladı.
d.        Sağa sola sapmadan bu yolda dostdoğru ilerleyeceksin.
e.        Onun da yaptığı düpedüz sahtekarlıkmış canım.
18.Aşağıdaki eserlerden hangisi, Türk edebiyat tarihinin ilkleri arasında yer almaz?
a.Seyahatname    b.Letâif-i Rivâyât    c.Harnâme     d.Cezmi    e.Yalnızız
19.Fabl yazı türünün, aşağıdaki tekniklerden hangilerinin üzerine kurulduğu söylenebilir?
a.Teşhis-İntak             b.Teşbih-Kişileştirme    c.Tasvir-Geriye dönüş
d.Tezat-Tekerleme     e.Konuşturma-Eğretileme
20.Aşağıdaki maddelerden hangisi bir eleştirmende bulunmaması gereken özelliklerden birisidir?
a.        Sadece uzmanı olduğu konularda  eleştiri yapabilmesi   
b.        Düşünce planına göre eleştiri yapması
c.        Kendini hiçbir ölçüye bağlı hissetmemesi
d.        Eleştireceği eserin ya da yazarın hem olumlu hem de olumsuz yönlerini ortaya koyması
e.           Eleştirisinde objektifliğe özen göstermesi


                             B a ş a r ı l a r     d i l e r  i z .

Zeynettin DEMİREL&Mehmet Şerif CANDEMİR&Burcu SEVİL
                     Dil ve Anlatım Dersi Öğretmenleri

     CEVAPLAR

1.         C
2.        E
3.        A
4.        B
5.        D
6.        C
7.        B
8.        A
9.        C
10.     A
11.     B
12.     C
13.     C
14.     B
15.     B
16.     B
17.     E
18.     E
19.     A
20.     C

       







12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ 1. DÖNEM 2. YAZILI SORULARIDIR

2008 -  2009   ÖĞRETİM    YILI ANKARA
ALİ NAİLİ ERDEM ANADOLU LİSESİ
12. SINIF    DİL   VE    ANLATIM    DERSİ
1. DÖNEM  2. YAZILI   SORULARIDIR
         Adı Soyadı                                                                                                             

    Sınıfı ve Numarası
ALDIĞI PUAN
1. Aşağıdaki cümlelerin yanına bilgiler doğruysa “D”, yanlışsa “Y” yazınız.( 10 p. )
a) (    ) Öykücülüğü kendine meslek edinen ilk yazarımız Ömer Seyfettin’dir.
b) (    ) *Romanları etkilendikleri akıma göre (üslup bakımından) "romantik roman, "gerçekçi roman", "doğalcı roman", "estetik roman", "izlenimci roman", "dışavurumcu roman", "yeni roman" şeklinde sınıflandırabiliriz.
c) (    ) Bir romanda anlatıcının bakış açısı olay örgüsü içinde değerlendirilir.
ç) (    ) Romanlarda olay örgüsünden oluşan parçalar olay halkasını oluşturur.
d) (    ) Edebiyatımızda realizmin etkisinde ve teknik yönden ilk başarılı roman örnekleri Cumhuriyet Döneminde verilmiştir
e) (    ) Tanzimat dönemi romanlarında konular genellikle ülke sorunları ve yerli hayattan seçilirken Millî Edebiyat döneminde alafrangalık, cariye    ve esirlik gibi konulara ağırlık verilmiştir.
f) (    )  Tanzimat Dönemi romanlarında olay örgüsünde rastlantılara sıkça yer verilir, romantizmin etkisiyle kişiler genellikle tek yönlüdür; Servetifünun ve Millî Edebiyat Döneminde ise olayların akışında rastlantılara pek yer verilmeyip gözleme önem verilmiştir
g) (    ) Tanzimat ve Servetifünun dönemi roman ve hikâyelerinde genellikle uzun tasvirler, süslü bir dil kullanılırken Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi roman ve hikâyelerinde daha sade bir dil kullanılmıştır.
h) (    ) Olaya dayalı metinlerde, olay örgüsü ve temanın oluşması için sadece “mekân” yeterlidir.
ı)  (    )  Roman ile öykü arasındaki en önemli fark, romanda kişi, zaman ve mekâna bağlı olarak olay örgüsünde ayrıntıya inilmesidir.
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun biçimde doldurunuz. (10 p.)
Öykü, bir tür olarak karakteristik özelliklerini ancak 19. yüzyılda romantizm ve realizm akımlarının yaygınlaşmasıyla kazanmıştır. Dünya edebiyatında bu tür başlıca iki kolda ilerlemiştir. ....................  veya …………….. de  denilen hikaye çeşidinin kurucusu Fransız yazar Alphonse Daudet (Alfons Dode)  ve ……………………………………….’ tır.  .........................  hikâyesinin temsilcisi ise Rus yazar ................................. ‘dur. Bizde, destanlar, halk hikâyeleri ve masallarla eski bir temeli olan bu tür, XIV ve XV. yüzyılda “Dede Korkut Hikâyeleri” ile çağdaş hikâye tekniğine yaklaşmıştır. Millî kültürümüzün önemli parçalarından "Dede Korkut Hikâyeleri", "destanlar" ve "halk masalları" nı saymazsak, Avrupaî tarzda ilk hikâyeler, ..................................döneminde görülür. Basılan ilk hikâye kitabı, Emin Nihat'ın "Müsameretname"sidir. Bu kitapta toplanan hikâyelerin kuruluşu, işlenişi "Binbir Gece Masalları" na benzer. XIX. yüzyılda Tanzimat’la gelen yeniliklerle birlikte Batılı anlamda ilk örneğini .......................................   “Letaif-i Rivayet ( söylene gelen güzel şeyler ) adlı eserini yazarak vermiş; “Kısadan Hise” ile bu türü geliştirmiş, ...........................................,  ise “Küçük Şeyler” adlı eseriyle modern hikâyeyi oluşturmuştur. Bağımsız bir tür olma özelliğini ise Milli Edebiyat döneminde .........................................’le kazanmıştır. Bizim edebiyatımızda Ömer Seyfettin ............................ hikâyesinin,  Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal ise ............................ hikâyesinin en önemli temsilcileri olarak edebiyat tarihimizdeki yerini almıştır.
4. Aşağıdaki parçada boş bırakılan yeri uygun biçimde doldurunuz. ( 3 p.)
Romancı hikâyesini kime anlattıracak, olayları kimin gözünden gösterecektir? Hikâyeyi anlatan ne gibi bilgi kaynaklarından yararlanacaktır? Kişiler ve olaylar hakkında her şeyi bildiğini varsayıp her türlü bilgiyi gerektiği yerde ve oranda kullanacak mı yoksa kendini belli bilgi alanlarıyla sınırlı sayarak yalnızca onlara mı bağlı kalacak? Olaylara uzaktan mı yakından mı bakacak? İşte bu sorulara vereceği değişik karşılıklar romancıya konusunu işlemekte değişik olanaklar sağlayacak olan ………………..nı belirleyecektir.
3. Tabloda romanlarla ilgili istenen bilgileri kutucuklara yazınız. (10 p)
ROMANIN ADI
YAZARI
ÖNEMİ
Araba Sevdası


İntibah


Cezmi


Zehra


Eylül


Mai ve Siyah


Telemak


Karabibik


Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat


Don Kişot



5. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun biçimde doldurunuz. (10 p.)
a)  Romanlarında eğitimli ve güçlü bir karaktere sahip kadın kahramanlara yer veren ilk yazarımız ……………………………………….dır.
b) Bir romanda, romanın yazıldığı dönemin siyasi, sosyal, dinî, edebî yansımalarını kısaca dönemin ………………  ait izleri bulmak mümkündür.
c) Romanları “tarihî, sosyal, psikolojik (tahlil) roman veya aşk, macera romanı diye çeşitlere ayırmada romanın ………………… dikkate alınır.
ç)  Tanzimat ve Servetifünun Dönemi roman ve hikayelerinde olayların geçtiği yer genellikle  ………………..dur.  Millî Edebiyat Döneminde ise mekan olarak  ……………………..’ya bir yöneliş söz konusudur. 
d) Edebiyatımızda ilk realist roman örnekleri ……………………………. Döneminde kaleme alınmıştır.

6. Geçen gün bir arkadaşımı gördüm. Uzun zamandır görüşmüyorduk. Aynı üniversiteden mezun olmuştuk. İş bulabildi mi merak ediyorum. Sordum, şöyle cevapladı:
   Bir arkadaşımla kontak kurdum. Onun tavsiye ettiği büroya gittim. Cv verdim. Ertesi gün start aldım. İşim, bazı dokümanları çek etmekti. İşe yaramayanları elimine ediyordum. Gerekli belgeleri okeyliyor ve deşifre ediyordum. Maksimum güçle çalışıyordum. Of günümde bile büroda kalıyordum. Bunlar bana avantaj kazandırdı. Patron benden memnun onduğunu bana direkt söylemedi; ama patronun partneriyle arkadaşız. Chatleşirken o söyledi. Kendisi dizaynırdır. Klişe işler yapmaz. Antre parantez her konuda relaks davranır. Bu moralle daha iyi işlere kanalize oldum. Hayata daha realist yaklaştım. Reel duyguların kamufle edildiği, dejenere olmuş bu iş hayatında en azından top ona girebilirdim.
Yukarıdaki parçayı anlatım özelliklerine göre inceleyiniz.  (5 p)
Açıklık


Yalınlık


Duruluk


Akıcılık



7. Aşağıdaki cümlelerde dilin hangi işlevde kullanıldığını yazınız.  (5 p)
Gözlerin gözlerime değince /felâketim olurdu ağlardım 
Beni sevmiyordun bilirdim /bir sevdiğin vardı duyardım

Tahtadaki yazıyı herkes okuyabiliyor mu acaba?

Niteleme sıfatı, çekim eki alıp ismin yerine geçtiğinde adlaşır. Buna “adlaşmış sıfat” denir.

Angut; ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşudur.

Ne yaptın be kardeşim, bu gol de kaçar mı be!

8. Aşağıdaki tabloda verilen romanlarla ilgili istenen bilgileri kutucuklara yazınız. (20 p.)
ROMANIN ADI
YAZARI
ETKİLENDİĞİ AKIMA GÖRE TÜRÜ
TEMASINA
GÖRE TÜRÜ
KONUSU
KİRALIK KONAK




FATİH-HARBİYE




YEŞİL GECE




İNTİBAH




KÜÇÜK AĞA





9. Aşağıdaki cümlelerde bulunan anlatım bozukluklarının sebebini ve cümlelerin doğru şeklini yazınız.(10 p.) 

Nedeni
Mahkeme, uzun süredir kamuoyunun merakla beklediği duruşmaya yarın kaldığı yerden devam edilecek.
Doğru şekli:


Türkçedeki ilk antoloji ise Ömer bin Mezid’in yaklaşık elli şiiri kapsayan Mecmu’atü’n-Nezâir adlı eserdir.
Doğru şekli:


Bir  paranın sahte mi değil mi olduğunu nasıl anlarsınız?
Doğru şekli:


Sınava başlamadan önce ve sonra salon görevlisinin söylediklerini dikkatlice dinlemenizi tavsiye ederim.
Doğru şekli:


En küçük kardeşimin doktorluğu seçmesinde ne annemin ne de babamın bir yönlendirmesi olmadı.
Doğru şekli:


KERAMET
Yangın yarım saatten beri devam ediyordu. Fakat mahallenin ahalisi iki ev sonra söneceğine inanıyorlardı. Çünkü bir değerli kişinin türbesi vardı. Mümkün değil, o tutuşmazdı! Şiddetli bir kıble rüzgârı esiyor, alevleri, kıvılcımları saçan tahta parçalarını, türbenin üzerine,  altındaki evlerin çatılarına fırlatıyordu. İtfaiye bölüğü, tulumbalar son gayretlerini sarf ediyorlardı. Polisler etrafı ablukaya almışlar, kaçırılan eşyanın yağmasına meydan vermiyorlardı. Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Bu kaşarlanmış bir külhanbeyi idi. Onca yangın demek vurgun demekti. Ama mahalle çok fakirdi. Biliyordu ki, şu yanan zavallı kulübeciklerin içinde yatak yorgandan başka bir şey yoktu. Hâlbuki vurgunda âdet “yükte hafif, pahada ağır şeyler”i bulmaktı. Allah belasını versin! Faydasız yangın! diye başını salladı. Ahali türbenin önüne toplanmıştı.
-Buraya gelince söner! diyorlardı.
Çiroz Ahmet, yeşil boyalı türbenin penceresine sokuldu. Kör bir kandilin hafifçe aydınlattığı sandukaya baktı. Başı ucunda iki büyük şamdan duruyordu. Sandukanın iki tarafında iki seccade yayılı idi. Açık rahlelerde büyük Kuranı Kerimler yan gelmiş yatıyorlardı. Çiroz Ahmet kelepir karşısında parlayan bir Yahudi gözüyle bunlara baktı. Askerî bir hesap yaptı. İçinden “şamdanlar onar liradan yirmi... seccadeler on beşerden otuz... kitaplardan mutlaka yazmadır. Yirmi de onlara de! etti yetmiş...” dedi. Yeşil boyalı kapıya gitti. Çiroz, kemikli omuzlarıyla kapının kuvvetini yokladı. Sonra kilidine baktı, yavaş yavaş dayanmaya başladı.
Halk yangınla meşguldü. Çiroz Ahmet son derece kuvvetli idi; hani o yalnız külhanbeylerine mahsus, bahusus, idmansız, sporsuz, gizli, harikulade kuvvet... Dayandıkça kapı çatırdamaya başladı. Nihayet küt etti açıldı. Çirozun içeriye girince ilk işi kör kandili üflemek oldu. Fakat alacağı şeyler her ne kadar pahada ağır ise de yükte öyle pek hafif değildi. Zihni hemen bir vurgun planı tertibine başladı. Plan zihninde teşekkül ettikçe, Çiroz “neticeyi” beklemiyor, ayrıntısını uyguluyordu. Şamdanların mumlarını yere attı. Rahlelerdeki kitapları alıp belinden çıkardığı Trablus kuşağına sardı. Sonra biraz durdu. Burnunu kaşıdı. Yavaşçacık seccadeleri topladı; bunları beygirin üzerine çul vurur gibi, sandukanın üzerine örttü. Şimdi kapıdan çıkmak lazım geliyordu. Ama dışarısı dolu idi. Sandukaya dayandı. Biraz düşündü. Kavuk da bırakılacak bir şey değildi. Üzerinde sırmalı bir çevre vardı. Sanduka birden bire kaydı. Çiroz Ahmet düşmemek için toplandı. Acaba evliya diriliyor muydu? Durdu, baktı, gülümsedi. “Vay canına, yere mıhlı değilmiş be!” dedi. Eğildi, altına bakmak için sandukayı kaldırdı. Bu gayet hafifti. İnce tahtadan yapılmış, üstüne yeşil çuha kaplanmıştı. Zihnindeki çıkış planı tamamlandı. Kitaplarla şamdanları kucakladı, sandukanın altına girdi. Yavaş yavaş yürüdü. Durdu. Sandukanın altından elini çıkarıp yavaşça kapıyı açtı. Sol taraf caddeye çıkıyordu. Yakalanmak şansı vardı. Sağ taraftaki sokak tenha idi. Viranelikler çoktu, ama yangın o tarafta idi. Herkes o tarafta birikmişti.
Çiroz Ahmet, sandukanın altında uzun müddet düşünmedi. Paldır küldür kapıdan çıktı. Gürültüye başını çeviren halk şaşırdı. Herkes olduğu yerde kaldı. İşte evliya kalkmış yürüyordu. Tulumbalar durdu, şiddetle esen rüzgâr birden bire durdu. İtfaiye askerleri korkularından ellerindeki baltaları, kancaları, hortumları düşürdüler. Sanduka yangına doğru yürüyordu. İki tarafa açılıp yol veren ahali korkudan titriyordu. Sanduka, korkunç manevi bir heybetle sallana sallana aralarından geçti, karanlıkta kayboldu.
Türbeden evvelki iki ev de ateşten kurtulmuştu. Yanmayıp evliyasız kalan türbe, yine mahalledeki kutsiyetini korudu. Yalnız, okuyanlar eskisi gibi yüzlerini boş binaya çevirmiyorlar, kıbleye bakıyorlar, “İki gözüm, yangın gecesi bu tarafa gitti.” diyorlardı.

10. a) Metni yapı unsurlarına göre inceleyiniz. (5 p.)








       b) Yukarıdaki metinin hangi hikâye türünün özelliklerini taşıdığını kısaca açıklayınız. (5 p)


     ç) Yukarıdaki metin hangi anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.  Bir cümleyle açıklayınız. (2 p.)

    d)  Metinde koyu bir şekilde gösterilen sözcüklerin türlerini yazınız. (10 p.)
yarım
beri
inanıyorlardı
değil
o
saçan
yapmasına
demekti
halbuki
gelince










                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         Başarılar…          Taylan TATLI                                                                                                                                          
                                                                           


CEVAP ANAHTARI
 1.         a) ( D )        b) ( D )       c)  ( Y )       ç)  (Y )        d) ( Y )               e)  ( Y )         f)  ( D   )      g)  ( D )        h  ( Y )        ı)  ( D )
 2. Öykü, bir tür olarak karakteristik özelliklerini ancak 19. yüzyılda romantizm ve realizm akımlarının yaygınlaşmasıyla kazanmıştır. Dünya edebiyatında bu tür başlıca iki kolda ilerlemiştir. OLAY veya KLASİK  de  denilen hikaye çeşidinin kurucusu Fransız yazar Alphonse Daudet (Alfons Dode)  ve GUY DE MAUPASSANT’ tır.  DURUM hikâyesinin temsilcisi ise Rus yazar ANTON ÇEHOV‘dur. Bizde, destanlar, halk hikâyeleri ve masallarla eski bir temeli olan bu tür, XIV ve XV. yüzyılda “Dede Korkut Hikâyeleri” ile çağdaş hikâye tekniğine yaklaşmıştır. Millî kültürümüzün önemli parçalarından "Dede Korkut Hikâyeleri", "destanlar" ve "halk masalları" nı saymazsak, Avrupaî tarzda ilk hikâyeler, TANZİMAT döneminde görülür. Basılan ilk hikâye kitabı, Emin Nihat'ın "Müsameretname"sidir. Bu kitapta toplanan hikâyelerin kuruluşu, işlenişi "Binbir Gece Masalları" na benzer. XIX. yüzyılda Tanzimat’la gelen yeniliklerle birlikte Batılı anlamda ilk örneğini AHMET MİTHAT EFENDİ “Letaif-i Rivayet ( söylene gelen güzel şeyler ) adlı eserini yazarak vermiş; “Kısadan Hise” ile bu türü geliştirmiş, SAMİPAŞAZADE SEZAİ  ise “Küçük Şeyler” adlı eseriyle modern hikâyeyi oluşturmuştur. Bağımsız bir tür olma özelliğini ise Milli Edebiyat döneminde  ÖMER SEYFETTİN’le kazanmıştır. Bizim edebiyatımızda Ömer Seyfettin OLAY  hikâyesinin,  Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal ise DURUM hikâyesinin en önemli temsilcileri olarak edebiyat tarihimizdeki yerini almıştır.
3. Tabloda romanlarla ilgili istenen bilgileri kutucuklara yazınız. (10 p)
ROMANIN ADI
YAZARI
ÖNEMİ
Araba Sevdası
R.M.Ekrem
İlk realist roman
İntibah
Namık Kemal
İlk edebi roman
Cezmi
Namık Kemal
İlk tarihi roman
Zehra
Nabizade Nazım
İlk tezli roman (ya da psikolojik roman denemesi)
Eylül
Mehmet Rauf
İlk psikolojik roman
Mai ve Siyah
H. Ziya Uşaklıgil
İlk modern roman (Türk edebiyatında )
Telemak
Yusuf Kamil Paşa
İlk çeviri roman
Karabibik
Nabizade Nazım
İlk köy romanı
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Şemsettin Sami
İlk yerli roman
Don Kişot
Cervantes
İlk modern roman (Dünya edebiyatında)
4. bakış açısı

5.
 a) Halide Edip
 b) Zihniyetine  
 c) teması 
 ç) İstanbul / Anadolu’ya   
 d) Tanzimat

6. Yukarıdaki parçayı anlatım özelliklerine göre inceleyiniz.  (5 p)
Açıklık
Anlamı bilinmeyen (kullanılışı yaygın olmayan) sözcüklere çokça yer verilmesi, parçanın anlaşılmasını güçleştirmektedir Bu da açıklık ilkesine ters düşmektedir.
Yalınlık
Batı kökenli sözcüklerle cümle süslenmeye çalışılmış, bu da anlatımın yalınlığına gölge düşürmektedir.
Duruluk
Cümlede yabancı sözcükler olsa da bunlar aynı anlama gelen sözcükler değildir. Gereksiz sözcük bulunmadığından duru bir anlatıma sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Akıcılık
Anlamı binmeyen, söylenişi güç sözcük ve terimlere yer verilmesi, okumayı zorlaştırmaktadır. Bu da anlatımın akıcılığı bozmaktadır.

7. Aşağıdaki cümlelerde dilin hangi işlevde kullanıldığını yazınız.  (5 p)
Gözlerin gözlerime değince /felâketim olurdu ağlardım 
Beni sevmiyordun bilirdim /bir sevdiğin vardı duyardım
Şiirsel (sanatsal) işlev
Tahtadaki yazıyı herkes okuyabiliyor mu acaba?
Kanalı kontrol işlevi
Niteleme sıfatı, çekim eki alıp ismin yerine geçtiğinde adlaşır. Buna “adlaşmış sıfat” denir.
Dil ötesi işlev
Angut; ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşudur.
Göndergesel işlev
Ne yaptın be kardeşim, bu gol de kaçar mı be!
Heyecanı dile getirme işlevi

8. Aşağıdaki tabloda verilen romanlarla ilgili istenen bilgileri kutucuklara yazınız. (20 p.)
ROMANIN ADI
YAZARI
ETKİLENDİĞİ AKIMA GÖRE TÜRÜ
TEMASINA
GÖRE TÜRÜ
KONUSU
KİRALIK KONAK
Yakup Kadri
Realist roman
Sosyal roman
Tanzimat’tan Cumhuriyete üç neslin çatışması
FATİH-HARBİYE
Peyami Safa
Realist roman
Sosyal roman
Doğu – Batı (alafrnaga-alaturka) çatışması
YEŞİL GECE
R. Nuri Güntekin
Realist roman
Sosyal roman
Memleketin kurtuluşunun yeni mekteplerle olabileceğine inanan Şahin Bey’in İstanbul’dan taşraya gitmesi ve mücadelesi
İNTİBAH
Namık Kemal
Romantik roman
Aşk romanı
Ali Bey ile geçmişi, kötü kadın Mahpeyker’in aşkı, Ali Bey’in çıkmaza girmesi, Dilaşup’la evlendirilişi ve Mahpeyker’in entrikaları.
KÜÇÜK AĞA
Tarık Buğra
Realist roman
Tarihi roman
İyi bir medrese eğitimi görmüş köklü bir karaktere sahip Mehmet Raşit Efendi’nin (İstanbullu Hoca), Kurtuluş Savaşı’nı yavaş yavaş benimsemesi, Kuva-yı Milliye hareketini başlatması
9. Aşağıdaki cümlelerde bulunan anlatım bozukluklarının sebebini ve cümlelerin doğru şeklini yazınız.(10 p.) 

Nedeni
Doğru şekli:  ……………….  devam edecek.
Çatı  uyumsuzluğu
Doğru şekli:      Türkçedeki ilk antoloji ise Ömer bin Mezid’in …………  adlı eseridir.
Tamlama yanlışlığı
Doğru şekli:   Bir  paranın sahte olup olmadığını nasıl anlarsınız?
Fiilimsinin doğru kullanılmayışı
Doğru şekli Sınava başlamadan önce ve  sınav bittikten sonra  …  …………. tavsiye ederim.
Zarf-fiil grubunun eksik kullanılması
Doğru şekli:  En küçük    ……….  ne annemin ne de babamın bir yönlendirmesi oldu.
Özne-yüklem uyumsuzluğu
10.
OLAY ÖRGÜSÜ
Çiroz Ahmet’in yanan türbeden mal kaçırmasıdır.
KİŞİLER
Olayı peşinden sürükleyen tek kişi vardır: Çiroz Ahmet. Yangını seyreden mahalleli de yardımcı kişilerdir.
ZAMAN
Gece.
MEKAN
İstanbul’da bir türbede.
    b)  Maupassant tarzı  hikayenin (olay hikayesi, klasik hikaye) özelliklerini taşır. Çünkü akan zaman diliminde zaman, mekan ve kişilere bağlı olarak bir olay anlatılmaktadır. Bu olay, durağan değil, dinamiktir, kişiler hareket halindedir.
   ç)  Gözlemci bakış açısıyla (müşahadeci /3. şahıs/ O) yazılmıştır. Anlatıcı olayları kamera sessizliğiyle izlemektedir.
   d)  Metinde koyu bir şekilde gösterilen sözcüklerin türlerini yazınız. (10 p.)
yarım
beri
inanıyorlardı
değil
o
saçan
yağmasına
demekti
halbuki
gelince
Sıfat
Edat
Fiil
Edat
Zamir
Sıfat
İsim
İsim
Bağlaç
zarf

                                                                                                                                                Taylan TATLI